
Gözlerinden yaş eksik olmuyordu hiç.
Güneşliydi hava üstelik;
Dışarda da oynayabiliyordu.
Ona kızacak kimsesi yoktu hiç.
Yaramazlık da yapabiliyordu üstelik;
Beyaz elbisesindeki kırmızıyı anlayamıyordu.
Molozun tozu değiştirmişti
Elbisesinin rengini:
Şimdi griye çalıyordu.
Ama o kırmızı...
Yerli yerinde duruyordu.
Gözlerinden yaş eksik olmuyordu;
Kendine kızacak birilerini arıyordu:
Anne dediği kadını,
Baba dediği adamı...
Kendine küsecek birilerini arıyordu,
Beraber oynayacağı:
Arkadaşım dediği çocukları...
Bir kolu kırık oyuncak bebeği de
Yalnızlığını dindirmiyordu.
Ve o kırmızı leke;
Orada öylece duruyordu.
Güneş içeri sızıyordu.
Boş, küçük metalleri aydınlatıyordu.
Kovanlar ışıkta parıldıyordu.
Çocuk ağlıyordu...
Gözlerinden yaş eksik olmuyordu hiç.
Güneşliydi hava üstelik;
Biraz daha büyük olsaydı eğer,
Kırmızı lekenin kimin kanı olduğunu
Ayırt edebilirdi belki...
Ama yaşı buna izin vermiyordu.
O sadece en son babasına sarıldığını hatırlıyordu.
Gözlerinden yaş eksik olmuyordu hiç...
Yalnızlığın tadı, dilini yakıyordu...
Rıdvan TÜRKOĞLU
Bu şiirin hakkındaki yorumumu biliyorsun.Başkalarının bilmesine gerek yok,herkes kendi yorumunu getirsin.
YanıtlaSilBen burdanda tebrik etmek istiyorum seni.
Süper-beğendim-beğenmedim tarzında mini anketlerden koyda,süpere bir tik atıp geçelim.
Ellerine,zihnine sağlık.
teşekkür ederim buradan da. yorumların değerli benim için. çok saol. =)
YanıtlaSil