22 Ekim 2009 Perşembe

Çocuk, her şeye rağmen çocuk...

Sarı, plastik bir toptu;
Çocuğun en sevdiği oyuncağı.
Diğer herkesten kıskanıyordu onu.
Kimse görmesin, kimse bilmesin istiyordu,
Sarı, plastik topunu.

Bir de siyah saçlarına
Kırmızı tokalar takan
Bir kızı kıskanıyordu çocuk.

Topun peşinde koşarken
Vaktin nasıl geçtiğini anlamıyordu.
Hele bir de siyah saçlı kız
Onu seyrediyorsa...

Hava kararıyordu.
Eve erken gelecekti babası,
Eğer ölümden kaçacak kadar hızlı olsaydı.
Ve akşama çorba içeceklerdi,
Bir dolu sevgiyle pişirilen...
Eğer annesinin kalbi atıyor olsaydı.

Uzakta oynuyordu çocuk evinden.
Bu yüzden haberi yoktu;
Güneş sırtını kavururken
Annesini ve babasını çalıp giden
Ölümden.

Dört donuk göz!
İkisi annenin,
İkisi babanın.
Dördü de açık,
Dördü de ölü...
Keskin barut ve metal kokusu,
Boş mermi kovanları...

Çocuk, her şeye rağmen çocuk...
Ve hep “en çok” seviyor onları.
Lakin sürekli değişiyor,
En çok sevdiği şeyler...
Ya annesi oluyor,
Ya babası,
Yahut siyah saçlı kız...
Ama en çok
Sarı, plastik topu...

Çocuk, her şeye rağmen çocuk...
Ve oynadığı her maçın
Tartışmasız şampiyonu...

Rıdvan TÜRKOĞLU



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Parmaklarına kurban...