22 Ekim 2009 Perşembe

Sûkut İçinde Akıyor Zaman


Sûkut içinde akıyor zaman;
Dünya gürültüyle savaşırken...
Ölüm yağarken gökten,
Açıp şemsiyesini bir kadın
Saklıyor çocuğunu ölümden...

Yavaş büyüyor çocuk;
Yavaş koşuyor...
Ve belki de bu yüzden
Kaçamayacak kaderinden...

Öğreniyor çocuk ölmemeyi,
Gökten ölüm yağarken...

Annesinin söylediğine göre
Yağmur yağmazmış oralara;
Sertmiş, soğukmuş iklimi...
Seller oluşurmuş bazen;
Akan kandan ve yağan ölümden...

Evlerin yıkıntılarında oynuyor çocuk;
Yaşıtları lunaparka giderken...
Soğuk mermi kovanları oluyor oyuncağı
Ve çocuk yüksünmüyor hiç
Babasını vuran kurşunların
Kalan parçalarını toplarken...

Babasını arıyor çocuk bayramda;
Diğer çocuklar el öperken...
''Nerede?'' diye soruyor annesine,
Öldü mü dese, öldürüldü mü dese...
''Gitti.'' diyebiliyor kadın;
Gözlerinden yaşlar akarken...

Gök gürlüyor yine;
Ölüm yağacak belli ki...
Annesi şemsiyeyi arıyor
Ama kırılmış şemsiyeleri!

Çocuk sokağa fırlıyor aniden;
Ölüm ıslatıyor saçlarını...
Yüzünde bir tebessüm
Yere uzanıyor çocuk birden!
Koşuyor annesi yavrusuna;
Ölüm şiddetini artırırken!
Sel bastıracak yine belli ki
Akan kandan ve yağan ölümden...

Annesini de ıslatıyor ölüm;
Çocuk gözlerini kapatırken...
Bir baba, bir anne, bir çocuk...
Yitip gidiyor hissettirmeden!
Sessiz, suskun, ama onurlu...

Sûkut içinde akıyor zaman;
Dünya gürültüyle savaşırken...
Ve ölüm yağıyor oralara;
Biz yağmur altında
Romantik anlar düşlerken...

Rıdvan TÜRKOĞLU - 26.01.2009 - 22:54

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Parmaklarına kurban...