20 Ekim 2013 Pazar

Eğitim Üzerine

Çoğu kişinin düşündüğünün aksine bir insanı diplomaları ve sınavlarla ölçülemeyeceğini düşünürüm. Herkes yüksek sesle bu savı kabul ederken, iç sesi yine diplomasına ve sınavlarına göre seçim yapmanın daha doğru olduğunu söyler. Kaldı ki ülkemizde bunların dışında ''taşaklı'' veya ''dayı'' olarak tabir ettiğimiz torpilin, neredeyse tuvalet bekçiliğine kadar yayılmış olması durumu da mevcuttur.
Bir çocuğu herhangi bir devlet kurumuna eğitim amacıyla emanet etmek, yahut herhangi bir ideolojiyi savunan bir eğitim kurumuna yollamak; o çocuğun hayatı boyunca alacağı en büyük darbedir.
Çünkü; devletin eğitim kurumları devlet ideolojisini, özel kurumlar da bağlı bulundukları ideolojiyi empoze etmek için tüm gücüyle uğraş vermektedir.
Bir çocuğa yapılacak en iyi şey, ona muhakeme yetisi kazanana ve okuma yazma öğrenene kadar destek olmak ve sonucunda salt, bilimsel bilgiyi en doğal haliyle vermek olacaktır.
Yüzyıllar boyunca iktidar kavgasına güç toplamak isteyen otoriter kesim, otoritesinin garantisi olacak kitleleri yaratmak için çabalamış ve bu konuda en kesin yolun eğitim olduğunu farketmiştir. Bu noktada bugüne kadar devletimiz bünyesinde uygulanan eğitim ve bugün değiştirilerek, sözüm ona ''dindar gençlik'' yaratmak uğruna, dini ideolojiyi ön plana çıkaran, hatta mecbur kılan eğitim sistemi en güzel örneklerden biridir.
Bütün bu yazdıklarımın meali aslında ''beyin yıkama''dır.
Bu sebepledir ki, üniversite mezunu olmuş kişiler; lise ve belki ilkokul mezunu şahısların emir ve komutası altında çalışmaktadır veya buna zorlanmaktadır.
Kendisi daha anadilini konuşamayan kişiler, kriter olarak anadil gibi yabancı dil isteyebilecek yüzsüzlükte ve yetersizliktedir. Ve eğitimimizi tamamladığımız bu okulların, üniversitelerin; bu kurumlar çatısı altında çalışan idealist, bağımsız ve objektif görüşlü hocalarımızı çıkardığımızda hiç bir halt kazandırmadığı, zaten ezberleyerek geçtiğimiz derslerin, pratikte ne kadar gereksiz olduğu gün gibi aşikardır.
Bu sebeple, çocuklarınızı okullar ve diğer alternatifleri dışında, yetebiliyorsanız kendiniz, yetemiyorsanız güvendiğiniz, bilimsel yaklaşımda bulunan kişiler aracılığıyla eğitmeye çalışın. Aldığınız diploma, kendinizi yetiştirmenizin yanında sıfır kalmakta ve bu gerçek her geçen gün daha iyi kavranmasına rağmen, toplumun ve sistemin dayatmaları yüzünden alınması mecburi bir meta olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kendinizi, çocuklarınızı, yakınlarınızı ve arkadaşlarınızı bu gerçekle yüzleştirin, aydınlatın ve beyin yıkanan bu kurumlardan olabildiğince korumaya ve uzak tutmaya çalışın.
Bu yazım, değişen eğitim sistemiyle alakalı değildir. Eskiden olagelen sistemin de şimdikinden bir farkının olmadığı açıktır. Zorlanan ideolojiler farklı ama uygulanan yöntem aynıdır. Asker tipi, tek kol hizaya geçilen bir eğitim sisteminden, medrese gibi zorla din öğretilen bir başka sisteme geçiş yapmış bulunuyoruz.
Geçenlerde açıklamaya yapan bakan zaten niyeti belli etmiştir: ''Biz mucit çıkaramayız; biz, ara eleman üreten bir ülkeyiz. Gençlerimiz buna yönelsinler.''
Sonuç olarak, malumun ilanı olmaz diyerek; özgür, bilimsel, objektif, muhakeme yeteneği gelişmiş, akılcı ve mantıklı kararlar alabilen bireyler yetiştirmenin yolu, eğitim kurumlarında yahut devletin dayattığı saçma sapan sınavlar ve sonrasında alınan kağıt parçalarında değil; bizzat kişinin kendi içinde ve kendini yetiştirmesinde saklıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Parmaklarına kurban...